“Hayallerimin sınırı yok”

GENÇ VE GIRIŞIMCI BIR IŞ KADINI OLMASININ YANINDA KADINLARIN IŞ GÜCÜNE KATILIMI IÇIN DE ÖZELLIKLE ÇABA SARF EDEN DİKAD YÖNETIM KURULU BAŞKANI REYHAN AKTAR, “BIR ŞEYI BAŞARILI OLMAK IÇIN DEĞIL DE MUTLU OLMAK IÇIN YAPTIĞIMDA BAŞARININ DA KAÇINILMAZ OLDUĞUNU FARK ETTIM. HAYALLERIMIN SINIRI YOK AMA ESAS OLANIN ISTIKRARLI YOL GITMEK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM” DIYOR.

Diyarbakır’da 1984 yılında dünyaya gelen TÜRKONFED yönetim kurulu üyesi ve Diyarbakır İş Kadınları Derneği (DİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Reyhan Aktar, 2009 yılından bu yana serbest muhasebeci mali müşavir. Müşavirlik staj dönemi bittikten sonra iş hayatına toptan demir alım satımı ve özel yap sat bina inşaatı yapan aile şirketinde başlayan Aktar, iki yıl önce ise daha bağımsız hareket edebilmek için işletme kasabı olan arkadaşıyla kendi işini kurdu. Şimdi ortağı ile birlikte on bin kişilik üretim kapasiteli yemek fabrikasını ve Diyarbakır’da Tavacı Recep Usta’nın franchisingini işleten Reyhan Aktar, yüze yakın sabit personel istihdam eden bir iş kadını. Kasım ayı itibariyle yirmi bin kişilik üretim kapasiteli yeni yemek fabrikasının açılışı için hazırlıklarını yapan Aktar ile nasıl bir iş kadını olduğunu, Türkiye’de kadının iş dünyasındaki yerini, Diyarbakırlı kadınların daha fazla iş dünyasına katılımı için DİKAD’ın hedeflerini konuştuk.

21. yy Türkiye’sinde kadının iş dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadının iş dünyasındaki yeri ancak toplumsal cinsiyet eşitliğinin benimsenmesi ve yaygınlaşmasıyla ilerleme sağlar. Türkiye’de kadın işgücüne ve girişimciliğine yönelik
politika belirleme süreci de 1980 sonrası ülkedeki güçlü kadın hareketinin çalışmalarının yaygınlaşmasıyla başladı. Kadın girişimciliğin desteklenmesi, özel ve kamu iş birliği, kadın girişimciliği ile ilgilenen kurumların sayısının artması, bu alana aktarılan kaynakların artması tam da içinde bulunduğumuz yüzyılda hız kazandı. Ama hala gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olduğumuzu ve hala erkeklerle aramızda ciddi fırsat eşitsizliklerimizin olduğunu unutmamak gerek. Kadın istihdamında ve kadın girişimciliğinde gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Son yirmi senede kadınları girişimciliğe teşvik etmek ve girişimciler arasında kadınların oranını artırmak için kamu kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşların ciddi çabaları var. Bu çabalar önemli bir bilgi birikimi sağladı. Kadın girişimciliğini destek için hazırlanan projelere kaynak bulma olanakları arttı. Şimdi bu birikimin ve kaynağın daha etkin kullanılmasını sağlayacak tutarlı, uyumlu ve sürdürülebilir stratejilere ihtiyaç var. Bunları sağlayabilirsek 21. yüzyıl Türkiye’sini “kadınların yüzyılı” olarak ifade edebiliriz.

MARKALAŞMADA KADIN POLİTİKASI AYRI BİR DEĞERİ İFADE ETMELİ

Kadının iş gücüne katılımının artması adına değişim sizce nereden başlamalı? Kimler ne adımlar atmalı?

Kadının iş gücüne katılımının artması; toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne olduğunu bilen, bunu içselleştirmiş politika yapıcıları ile başlar. Bütünlüklü kamusal politikalar ve hedefler bu bakış açısıyla oluşturulmalı. Toplumsal cinsiyet körü çalışmalar kadınların durumunda bir iyileşme yaratmadığı gibi eşitsizliği artırabilir. Nitekim popülist yaklaşımlar çoğu  zaman bizi araçsallaşmış bir kadın meselesi ile de karşı karşıya bırakıyor. Kamu
kurumları, özel sektör ve sivil toplum örgütleri kadın iş gücünün artırılması için ihtiyaç duyulan genel çerçeveyi çizebilmeli. Organizasyonlarını bu çerçevede koordineli yapabilmeli. Bunun için de birbirlerini dikkate alarak adım atmaları gerekli.
Kadınların iş hayatı kurmak ile aile hayatı kurmak arasında kaldığı kısıtlar ortadan kaldırılmalı. Kadınların eğitim seviyesini yükseltecek çalışmalara daha ciddi bütçeler
verilmeli. Hala Osmanlı’dan kalma mesleki çeşitliliklerin dışına çıkılmalı. İş bölümü ve
uzmanlaşma anlayışı ile yeni meslekler yaratılmalı. Üniversite eğitimi dışında daha kısa süreli meslek edinme programları olmalı. Belediyeler bünyesinde düşük bütçeli çocuk bakım evleri olmalı. Yerel yönetimler bu konularda bütçelerini oluşturabilmeli. Kadın
istihdamı için işveren teşviklerinde bürokratik işlemler kısaltılmalı.Markalaşmada kadın politikası da ayrı bir değeri ifade etmeli. Sürdürülebilir projeler üretilmeli. Kadın odaklı destek projelerinde izleme ve değerlendirilme kısmı güçlendirilmeli. Etkili sonuç
vermeyen modeller tekrar edilmemeli.

TÜRKONFED yönetim kurulu üyesi ve DİKAD Başkanı olarak sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak rol üstleniyorsunuz. Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin geneline bakıldığında kadının iş gücüne katılımının artması adına bu tür sivil toplum kuruluşlarına ne tür görevler düşüyor? Mevcut durum sizce nasıl?

Sivil toplum örgütlerinin politika yapıcılara yol göstermek gibi bir misyonu olmalı. Kadın iş gücünün artırılmasını, salt kadın meselesi ya da kadınların çözmesi gerek bir mesele olarak görmemeli. Çok sayıda rol model yaratılmalı ve toplumla buluşturulmalı. Mevcut
durumumuza baktığımızda maalesef toplumsal refleksleri sivil toplum kuruluşlarımızda da görüyoruz. Sivil toplum kuruluşlarında da çok az sayıda kadın yönetim kadrolarında
veya başkanlık düzeyinde yer alıyor. Ama ilerleme sağlıyoruz. İş adamları olarak ifade edilen çokça kuruluşumuzun iş insanları ifadesine geçmesi değişen bilincin göstergesi.

EN TEMEL EKONOMİ KURAMLARI BİLE KADINI RASYONEL DÜŞÜNEN BİREY OLARAK İFADE ETMEMİŞ

Girişimcilik konusundaki düşünceleriniz neler? Kadınlarda bu oran hala çok düşük. Bunun temel nedeni sizce nedir?

Lise düzeyindeki öğrencilere bir süre girişimciliği anlattığımda; “Girişimci: Fayda sağlama amacıyla hareket eden, risk alabilen kişidir. Bu fayda, sosyal değer ya da kâr elde etme olarak da ifade edilebilir.Her iki girişimcilik tanımında da sizi başarılı kılan sürdürülebilir fayda ya da kâr elde etmenizdir” derdim. Kadın girişimci oranımız gelişmiş ülkelerin çok gerisinde.
Çünkü kadınlar tarihsel süreçte sermayeyi hep erkeğin güdümüne bırakmış. Kendini mülksüzleştirmiş. En temel ekonomi kuramları bile kadını rasyonel düşünen bir birey olarak ifade etmemiş. O yüzden de paranın, mirasın, iktidarlığın sevk ve idaresi her zaman erkekte olmuş. Günümüzde de girişimciliğinin önündeki en büyük engeller bu sürecin izlerini taşımakta. Yetersiz sermaye, eğitim, iş fikri, mahalle baskısı, cam tavan sendromu kadın girişimciliği önünde en ciddi engeller. Kadın girişimciliği konusunda geliştirilen politikalar, teşvikler, hibeler, güçlü kadın sermayedar yaratmaktan ziyade
kadınları fakir fukaralıktan kurtaracak politikalar olmuştur.

KİŞİYİ DEĞİL, DAVRANIŞ MODELLERİNİ ÖRNEK ALIYORUM

Bir iş kadını olarak kendinize kimleri örnek alıyorsunuz? Neden?
Aslında kişilerden ziyade davranış modellerini örnek alıyorum. Bu model bazen
kimsenin önemsemediği birine de ait olabiliyor. Ama en sık takip ettiğim, yakından
tanımak konusunda her fırsatı değerlendirdiğim isim Gamze Cizreli. Yola çıkış hikayesini
kendime yakın bulmamın, aynı coğrafyanın kadını olmamızın büyük etkisi olsa gerek.

İş hayatında kendinizi görmek istediğiniz yer neresi?
Hayallerimin sınırı yok ama esas olanın hayallerinize giden yolu çizerken istikrarlı yol
gidebilmeniz diye düşünüyorum

BİRLİKTEN KUVVET DOĞACAK
Bu yıl geleneksel hale getirmek istediğimiz DİKAD 1. Kadın Zirvesi çalışmamız var. Kadınlar için önemli rol modelleri Diyarbakırla daha sık buluşturmak istiyoruz. Kayapınar İlçe Belediyemiz sayesinde, projelerimizin kesintisiz, sürekliliğini sağlayacak üretim atölyesi binamızın çalışmalarını başlattık. Bu atölye ile daha çok kadının iş dünyasına kazandırılmasını sağlayacağız. Bir sonraki hedefimiz evden üretim yapmak isteyen çokça kadını bir araya getirecek, ürettiklerini satacakları pazarı oluşturmak olacak. Sermayesi iş fikri için yeterli olmayan ama benzer iş fikrine sahip kadınların güçlerini birleştirecek modeller oluşturmak istiyoruz.

DİKAD Başkanı olarak bölge kalkınması ve ekonomisi adına hedef ve projeleriniz neler?

Bölge kalkınması önündeki en büyük sorun işsizlik. Oysa genç  ve kadın nüfusu bakımından en avantajlı bölgeyiz. Ama maalesef nitelikli iş gücü açısından da
bir o kadar zayıf. DİKAD olarak yaptığımız saha çalışmalarında bölgede kadınların iş hayatına girememesinin önündeki en büyük sebebin eğitimsizlik, geleneksel aile
yapısı ve mahalle baskısı olduğunu gördük. O yüzden gerek farkındalık çalışmalarımız gerekse mesleki eğitim programlarımızı hep bu çerçevede belirledik.

KADIN ZİRVESİ İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLADI

DİKAD Başkanı olarak bölgenizde kadınların iş gücüne katılımı adına
ne tür çalışmalar yapıyorsunuz ya da hedefte bu anlamda bir projeniz
var mı?

Biz 2004 yılından bu yana aktif bir iş kadını örgütüyüz. O yüzden en kısa şekilde özetlemeye çalışacağım. Bölgede kadınların iş gücüne katılımı konusunda
sorun ve çözüm önerilerini esas alan saha çalışmalarımız ve kitaplaştırdığımız raporlarımız var. Öncelikle bu raporların ilgili kurumların eylem planlarında
dikkate alınmasını önemsiyoruz. Çünkü bölgesel anlamda sorunların teşhisi konusunda eksik bir hususun kaldığını düşünmüyoruz. Kamusal eylem planlarımız zayıf. Bürokrasi
hala toplumsal cinsiyet eşitliğini kavrayan bir anlayışa sahip değil. Kadınlara yönelik istihdam garantili birçok mesleki eğitim programı yaptık. Hali hazırda tekstil atölyesi projesi kapsamında 20 kadın kursiyerimiz var. Üç yüzü aşkın kişiye girişimcilik
eğitimlerimiz ile sertifika sağladık. Üyelerimiz içinde girişimcilik sertifikamız ile iş yerini kuran arkadaşlarımız var. Dernek üyelerimiz ile iş geliştirme çalışmalarımız, dernek
içi programlarımız var. En son e-ticaret eğitimini tamamladık. Her yıl yaz döneminde bir sonraki yılın hedef ve projelerini belirliyoruz.

KADERCİ ANLAYIŞTAN UZAKLAŞILMALI

Son olarak kadınlara mesajınız nedir?

Çok okusunlar. Bilgi sahibi olmadan fikir yürüterek iş yapmasınlar. İyi bir iş planı için gerekli olan azami bilgi, beceri ve finansal okur yazarlığı önemsesinler. Ya en iyi bildikleri işi  yapsınlar ya da işi iyi bilenle ortak olsunlar. İş fikirlerini paylaşmaktan korkmasınlar. Kaderci anlayıştan kaçınsınlar. Her zaman iyimser olsunlar. İnandıkları konularda kararlı
olsunlar ama yanılabileceklerini unutmasınlar. Cesur olsunlar ama gözlerini karartmasınlar. Çalışmanın ayıp olmadığını bilsinler. En önemlisi, kendileriyle beraber mutlaka bir kadının hayatına dokunsunlar…