“KADINLAR CESUR OLMAK ZORUNDA”

İş dünyasında kadının nitelik ve nicelik olarak artışına yönelik hem doğrudan
hem de dolaylı etki edecek çalışmalar yaptıklarını ifade eden Diyarbakır İş
Kadınları Derneği (DİKAD) Başkanı Reyhan Aktar, DİKAD olarak kadının iş gücüne katılımı
konusunda kimi zaman İŞKUR iş birliğinde istihdam garantili mesleki eğitim programları açtıklarını ve özellikle genç kadınların istihdamına olanak sağladıklarını, her yıl belli dönemlerde ise KOSGEB sertifikalı girişimcilik eğitimlerine odaklandıklarını söylüyor. Özellikle yeni girişimcilerle bu sayede daha yakından ilgilenme şansı yakaladıklarının altını çizen Aktar, eğitim sonrasında da birçok konuda danışman olarak girişimcilere destek olduklarını da vurguluyor. Bununla birlikte DİKAD, her yıl 8 Mart haftasında Diyarbakır’ın
billboardlarında ve sosyal medya üzerinde belirlenen konular temelinde farkındalık
çalışmaları da sürdürüyor. DİKAD Başkanı Aktar, “Bu farkındalık çalışmalarını, düzenlediğimiz paneller, konferans ve çalıştaylarla zenginleştiriyoruz” diyor.
KADIN FARKINDALIĞI GÜÇLENİYOR
“İş gücüne katılım konusunda attığımız adımlar, yeni girişimci yaratmaya dönük  çalışmalardan daha etkili sonuçlar veriyor. Mesleki eğitim alan kadınların, girişimcilik
eğitimi alan kadınlardan daha hızlı ve daha uzun süreli olarak iş dünyasına katılım
sağladığını gözlemliyoruz” diyerek devam eden Aktar, bölgenin ekonomik yapısı,
kadınların sermayeye ulaşım konusunda yaşadığı sıkıntılar ve kadın nüfusunun sosyo-ekonomik anlamda orta sınıfın altında yoğunlaşmasını, kadın girişimcilerin önündeki
temel sorunlar olarak sıralıyor.

KADINLARIN, ERKEK İKTİDARI İÇİN TEHDİT OLARAK GÖRÜLDÜĞÜNÜ; TOPLUMUN KADINA KARŞI ACIMASIZLIĞININ İŞ DÜNYASINDA DA GEÇERLİ OLDUĞUNU SÖYLEYEN DİKAD
BAŞKANI REYHAN AKTAR, “BU DURUM, KADINLARIN BAŞARI MOTİVASYONUNU CİDDİ ANLAMDA ETKİLİYOR. OYSA KADINLAR CESUR OLMAK ZORUNDA, ÇÜNKÜ CESARET BULAŞICIDIR” DİYOR.

BİRİNCİ ÖNCELİK EĞİTİM
DİKAD Başkanı Reyhan Aktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hem orta gelir düzeyinin
altında hem de ortalama eğitim düzeyinin en düşük olduğu bölge olduğunu anımsatırken,
eğitim düzeyinde ortalamanın altında olmakla beraber, kadın ve erkek nüfusunun eğitimde kalma süresi bakımından da diğer bölgelerle aralarında derin bir uçurum bulunduğunu; bu anlamda da Türkiye’nin en dezavantajlı bölgesindeki kadınlar olarak tüm dezavantajları en ağır şekilde yaşadıklarını bildiriyor. “İş gücüne katılımda en olumlu göstergelerin yüksek
öğrenim mezunu kadınlarda olduğunu görüyoruz. O halde birinci önceliğin, bölgesel
eğitim-öğretim politikalarının geliştirilmesi olması gerektiğine inanıyoruz. Ardından
sermayeye ulaşım, özellikle girişimcilerimiz için ikinci en önemli faktör. Mikro
kredi, KOSGEB gibi kuruluşlar yeterli olmadığı gibi hantal çalışan mekanizmalara
sahipler” diyerek devam eden Aktar’a göre kadın istihdamına yönelik çıkarılan teşvik
politikaları halen yeterli değil. Kadınların, erkek iktidarı için tehdit olarak görüldüğünü, toplumun kadına karşı acımasızlığının iş dünyasında da geçerli olduğunu yineleyen Aktar, “Bu durum, kadınların başarı motivasyonunu ciddi anlamda etkiliyor. Oysa kadınlar cesur olmak zorunda, çünkü cesaret bulaşıcıdır.”
TÜRKONFED İDK KOMİSYONU FARKINDALIK YARATIYOR
Reyhan Aktar’a göre kadınları başarabileceklerine inandırmak, cam tavanlarını aşmak, işin en zorlu kısmı. Kadın örgütlerinde yer alan kadınların çoğu ekonomik geliri olsa bile harcamalar konusunda eşlerine veya ailedeki erkek bireylere bağlı. Çünkü kadınlar hala harcamalar konusunda erkekler kadar rasyonel görülmüyor. Bu konuda Aktar, “Bence, liberal ekonominin kurucusu olan John Locke’un ekonomi kuramını kadınsız başlatmış olmasının izlerini yaşıyoruz. Bu durum, kadın örgütleri olarak daha güçlü yapılarda olmamızı engelliyor. Bugün Türkiye’deki kadın başkanların büyük kısmı, kadın örgütlerinin başkanıdır.
Bu, bize çok şey ifade etmeli; özellikle erkeklerin bize karşı ne kadar samimiyetsiz
oldukları gibi.” Bu çerçevede, TÜRKONFED’in kadına yönelik çalışmalar için oluşturduğu
TÜRKONFED İş Dünyasında Kadın Komisyonu’na da değinen Reyhan Aktar, Komisyonu, kadın örgütlerinin gücünü birleştirmeye dönük önemli bir yapı olarak önemsediklerini ve kendisinin de iki dönemdir yer aldığı bu komisyonda önemli çalışmalara imza atıldığını ifade ediyor.